abandon:terk etmek,bırakmak abate:azalmak,dinmek,azaltmak,dindirmek abbreviate:kısaltmak abdicate:çekilmek,el çekmek abduct:kaçırmak,bir kimseyi zorla kaçırmak aberration:sapıtma,sapkınlık,yanlışa düşme abhor:nefret etmek,iğrenmek abide :uymak,riayet etmek,bağlı kalmak abject:sefil,aşağılık,rezil ablaze:tutuşmuş,alevler içinde,alev alev abolish:kaldırmak,yürürlükten kaldırmak,ortadan kaldırmak abominable:iğrenç,tiksindirici aboriginal:bir yerin yerlisi abridge:kısaltmak,özetlemek abrogate:feshetmek,yürürlükten kaldırmak,iptal etmek abase:aşağılamak,küçültmek abruptly:aniden,beklenmedik bir şekilde,birdenbire absence:şu anda burada olmayış,bulunmayış absent:şu anda burada yok absolute:mutlak,kesin,tamamen abstain :kaçınmak,uzak durmak,yapmamak abstract:soyut,özet abstract :özümleyerek çıkarmak,ayırarak çıkarmak absurd:saçma ve gülünç abundance:bol olma,bolluk,refah abundant:bol miktarda abuse:kötüye kullanmak,fiziki şiddet uygulamak,cinsel tacizde bulunmak accelerate:hızlandırmak access:giriş,girme,ulaşma acclimatize:iklimine alıştırmak accommodate:yerleştirmek,kalacak yer sağlamak abreast:yan yana,yakın abound:dolu olmak,çok olmak accomplice:suç ortağı accomplish:başarmak,başarıyla tamamlamak accord:uyum,anlaşma,uzlaşma,ahenk accost:yoluna çıkmak,rahatsız etmek,sözel tacizde bulunmak,yanaşmak,asılmak account for:hesabını vermek,nedenini anlatmak veya açıklayabilmek accountant:muhasebeci accumulate:birikmek,biriktirmek accurate:doğru,yanlışsız accusation:suçlama accustomed :alışkın,alışmış acknowledge:onaylamak,tanımak,kabul etmek acquaint :daha önceden tanışmış olmak,aşina olmak acquit :aklamak,suçsuz çıkarmak,beraat ettirmek acumen:zeka keskinliği,çabuk kavrama adamant:sert,hoşgörüsüz,inatçı acidity:asidite,ekşime,ekşilik acquire :elde etmek adapt:uyarlamak veya uyarlanmak addict:bağımlı,tiryaki address:konuşma yapmak,hitap etmek,söylev,hitap,adres adequate:yeterli,elverişli adjacent:bitişik,kapı komşusu niteliğinde adjourn:geçici olarak ara vermek veya ileri bir tarihe ertelemek adjustable:ayarlanabilir,ayarlı administer:yönetmek, ilaç vb. vermek,uygulamak admirable:takdire değer,hayranlık uyandırıcı admonish:uyarmak,ihtar etmek,azarlamak adopt:benimsemek,kabul etmek,evlat edinmek advent:geliş,gelme adversary:düşman,hasım advertise:genele duyurmak veya reklamını yapmak advocate:savunmasını yapmak,lehine öneride bulunmak adhere:yapışmak,bağlı kalmak adhesive :yapışkan admire:hayran olmak,çok beğenmek admission:kabul,giriş,giriş izni adorn:donatmak,süslemek advance :ilerleme,ileri gitme,ilerletmek adverse:kötü,elverişsiz adversity :talihsizlik affect:etkilemek affection:sevgi,bağlılık affectionate:sevecen,şefkatli affidavit:yazılı ve yeminli ifade,beyanname affinity:yakınlık,benzerlik affirm:onaylamak affluent:varlıklı,zengin,refahlı aggravate:kötüleştirmek,azdırmak agreeable:hoş,latif,dost akin:yakın benzer alabaster:bir cins mermer,su mermeri alacrity:çeviklik,canlılık alarming:endişe verici,korkutucu alert:uyanık,teyakkuz halinde alibi:suç işlendiği sırada başka bir yerde olma kanıtı,mazeret,gerekçe affair:mesele,konu,ilişki afflict:eziyet etmek,acı vermek aftermath:akıbet,sonuç ageing:yaşlanma,ihtiyarlama ail:rahatsız etmek,rahatsız olmak,hastalanmak ailment:rahatsızlık,hastalık allure:albeni,cazibe align:hizalamak alimony:nafaka allegation:iddia,ileri sürme,suçlayıcı iddia allegiance:bağlılık,biat,sadakat alleviate:hafifletmek,dindirmek alliance:ittifak,birleşme allocate:tahsis etmek,herbirine bölüştürmek ally:müttefik,dost alter:değiştirmek,değişmek altruism:sencillik,yardımseverlik,başkalarını düşünme amaze:hayrette bırakmak amazement:hayret,şaşkınlık ambassador:büyükelçi ambiguous:anlamca belirsizlik taşıyan,müphem,birden fazla anlama gelebilen ambush:pusu,pusuya düşürmek allusion:ima,kinaye altitude:rakım,irtifa,yükseklik amass:biriktirmek,toplamak,yığmak ambition:hırs,tutku,ihtiras ameliorate:iyileştirmek amend:değiştirmek,düzeltmek,iyileştirmek ammunition:cephane amnesty:af,genel af ample:bol bol,bolca yetecek düzeyde amputate: kesmek anachronism:ait olmadığı bir çağa ilişkilendirme veya o durumda olma,kronolojik hata,çağdışılık analogous:benzer ancestor:ata,ced ancestry:soy,ailede kendinden öncekiler anchor:gemi demiri,demirlemek,demir atmak anew:yeniden,tekrar,en baştan anguish:tedirginlik,acı çekme ve keder animal husbandry:hayvan besiciliği animosity:düşmanlık,kin ve nefret duyguları ambivalent:kararsız,karışık duygular besleyen amendment:ıslah,iyileştirme amuse:eğlendirmek,güldürmek annex:ilhak etmek,kendi bölgesine veya topraklarına katmak annihilate:imha etmek,hepsini tümüyle yeryüzünden silmek anniversary:yıldönümü annotate:yazılı bir metne açıklayıcı notlar eklemek annoy:kızdırmak,canını sıkmak,rahatsız etmek annoyance:rahatsız edilmişlik ve canı sıkılmışlık duygusu annual:yıllık annul:feshetmek,yürürlükten kaldırmak antagonism:düşmanlık antagonist:hikayenin kötü adamı antagonize:kendine düşman etmek,düşman olmasına yol açmak anticipate:öngörü ile beklemek antiquated:modası geçmiş anxiety:tedirginlik,endişe apathetic:ilgisiz,kayıtsız annual per capita:kişi başına düşen milli gelir apologetic:özür dileyen bir tavırla apparel:giysiler,kılık kıyafet,giyim kuşam görünümü apparent:apaçık görülen,zahiren apparently:öyle anlaşılıyor ki,göründüğü kadarıyla. appetite:iştah,istek appetizer:aperatif,meze applaud:alkışlamak applause:alkış appraise:değer biçmek appreciable:farkedilebilir derecede appreciate:takdir etmek ,anlamak,anlayışla karşılamak apprehend:yakalamak,tutuklamak,anlamak,kavramak apprehension:korku,endişe,anlama,kavrama,yakalama,tutuklama apprentice:çırak approach:yaklaşım,tarz apart from :-den başka,başka approval:onay ,onayını verme approximately:yaklaşık olarak,ortalama değerlerle apt:uygun,yerinde,eğilimli,eğiliminde,zeki aptitude tests:yetenek testleri arable:tarıma elverişli arbitrary:keyfi,isteğe bağlı arbitrate:hakem sıfatıyla karar vermek,hakemlik etmek arbitration:aralarını bulma arboreal:ağaçlara ilişkin archipelago:takımada ardent:içtenlikli ve coşkulu,hevesli ve gayretli,ateşli arduous:zahmetli,güç,zor,çok gayret isteyen argument:tartışma,sav,savunulan tez,münakaşa armament:silahlar,silahlanma armed conflict:silahlı çatışma armistice:ateşkes armour:zırh armoured:zırhlı arrogance:kibir,kendini beğenmişlik,küstahça gurur arsenal:cephanelik,silah deposu arson:kundakçılık articulate:açıkça söylemek,anlaşılır şekilde dile getirmek artillery:ağır silahlar,topçu birliği artisan:zenaatkar,esnaf ascend:yukarıya çıkmak ascertain:araştırıp soruşturarak bulgulamak,bu yoldan kesinlemek assassin:süikastçı assassinate:süikast yapmak assault:saldırı,saldırıda bulunmak assemble:toplamak,monte etmek,kurmak arouse:uyandırmak,canlandırmak,harekete geçirmek arthritis:eklem iltihabı,artrit artefact:insan eliyle yapılmış olan,yapay artificial:yapay,suni ascribe:atfetmek,üstüne atmak assembly:meclis,kurul,montaj assert:savunmak,ileri sürmek,iddia etmek assess:değerini belirlemek,değer biçmek,değerini bilmek assets:varlıklar,mal varlığı assign:atamak,tayin etmek,tahsis etmek assimilate:özümlemek assume:üstlenmek,üstüne almak,farzetmek assure:temin etmek,garanti etmek,ikna etmek astonishment:şaşkınlık,hayret astound:hayret ve şaşkınlığa düşürmek astray:yoldan çıkmış,sapmış astute:zeki,keskin zekalı asylum:sığınma,iltica,sığınak,barınak atavism:atalara çekme atonement:kefaret assent:kabul etmek,razı olmak assorted:karışık,çeşitli assumption:varsayım,hipotez atrocious:acımasız,gaddar,canavarca gaddar ve vahşice atrocity, atrocities:vahşet,canavarlık,acımasızlık,kan dökme,kıyım attain: ulaşmak,erişmek attainment:amaca ulaşma,erişme,başarı,elde etme attentive:dikkatli,dikkatini veren attitude:tutum,tavır attribute:atfetmek,nedenini ona bağlamak,özellik,nitelik,sıfat auction:açık arttırma ile satış,müzayede audacious:cüretli,çılgınca cesurane audit:denetim,denetleme,murakabe,hesapları teftiş augment:artırmak,çoğaltmak,büyütmek,destek vererek arttırmak veya çoğaltmak auspicious:uğurlu,uygun,hayırlı,talihi güler durumda austere:sert,hoşgörüsüz,süssüz,sade austerity measures:kemer sıkma önlemleri authentic:otantik autonomous:otonom,özerk auxiliary:yardımcı,destek,ikinci dereceden available:elde mevcut,piyasada var,istenirse alınabilir avalanche:çığ avarice:para hırsı,açgözlülük,tamah avenge:öc almak avert:önlemek,çevirmek,başka yöne çevirmek aviary:kuşhane aviation:havacılık avidity:açgözlülük awe:saygı ve hayranlıkla karışık korku,huşu ve korku awkward:beceriksiz,hantal,sıkıntılı ,garip,sakar bachelor:bekar backbencher:kıdemsiz parlamento üyesi backfire:geri tepmek background:arka zemin,arka plan,geçmişi,deneyimi backpay:ödemesi gecikmiş ücret backward:geriye doğru,gerisin geri,geri kalmış,ilkel backyard:arka avlu,arka bahçe,destek temin edilen yer,oluşum tabanı,arka bahçe bad-tempered:huysuz,aksi,tersliği üstünde baffle:şaşırtmak,aklını karıştırmak bait:yem banal:çok sıradan ve sıkıcı,hiçbir incelik taşımayan banish:sürmek,kovmak,o yerden veya bölgeden yasaklamak barbed wire:dikenli tel bard:saz ozanı bargain:pazarlık etmek,kelepir şey,pek ucuz şey. barge:mavna barracks:kışla veya kışla tipi yapı barter:trampa,değiştokuş,trampa etmek battalion:tabur bayonet:süngü be at the helm:yönetimi,yetkiyi elinde tutuyor olmak be intrigued:merakı uyanmış ve çözmek,anlamak istiyor olmak be taken aback:şaşırmak,şaşırıp kalmak beacon:işaret amaçlı ışık kaynağı,fener beast:hayvan,canavar,kaba ve iğrenç adam beggar:dilenci belittle:küçümsemek,hakir görmek bellicose:kavgacı,kavgasever belligerent:kavgacı,saldırgan bellows:körük beneficial:yararlı,faydalı,iyi gelen bequeath:miras olarak bırakmak bereavement:büyük kayıp ,matem beseech:yalvarmak,rica etmek,dilemek besiege:kuşatmak best man:sağdıç bestial:hayvani,hayvanca,aşağılık bestow:vermek,bağışlamak,hediye etmek betray:ihanet etmek,ele vermek beverage:içecek,meşrubat bewilder:çok şaşırtmak,aklını karıştırmak bewitch:büyülemek,hayran bırakarak cezbetmek bid:teklif,fiyat teklifi,teklif vermek,ihale bidding:bir müzayedede teklif verme , arttırma işlemleri biennial:iki yılda bir olan bigamy:iki eşle evlilik,kuma getirme bigot:dar , geri kafalı kimse,yobaz binocular:dürbün bizarre:tuhaf,garip,acaip blackmail:şantaj,şantaj yapmak blame:suçlamak,sorumlu tutmak,kabahat,sorumlu olma,suçlamak, bland:yumuşak huylu, blaspheme:kutsal şeylere yönelik alay veya küfür blast:şiddetli patlama blast furnace:yüksek fırın blatant:apaçık,görülmemesi , anlaşılmaması olanaksız,küstahça bleach:ağartmak,beyazlatmak,rengini yok etmek bleak:çıplak ,soğuk,kasvetli,umutsuz,rüzgarlara açık bleed:kanamak , kanatmak bleeding:kanama veya kanatma blemish:kusur,leke blend:karışım,harman blend :içine karışıp gözden kaybolmak,uyum sağlamak bless:kutsamak blessings:iyi dilekler,tanrının , kaderin verdiği şanslılık ve mutluluklar blight:bitki hastalığı,bitkilerin mahfı,yıkım,küf blindfold:gözleri bağlanarak kapatılmış,gözlerini bağlamak,körü körüne blink:aralıklarla yanıp sönmek ,gözlerini kırpmak bliss:saadet,huzur ve mutluluk blizzard:tipi,kar fırtınası blockade:abluka,ablukaya almak,kuşatmak blood curdling:tüyler ürpertici blood feud:kan davası blood pressure:kan basıncı,tansiyon bloodshed:kan dökme,kan dökülmesi bloom:çiçek açmak blossom:çiçek açmak,bahar dalı blow:darbe embroidery:nakış,oya emerge:ortaya çıkmak,oluşmak,zuhur etmek emergency:acil durum emetic:kusturucu madde emigrate:göç etmek eminence:itibar,önemli mevkide,ileri gelen ve tanınır kişi olmak emit:yaymak,yayınlamak,çıkarıp yaymak,oluşturarak dışa doğru çevreye yaymak empathize:kendini başkasının yerine koyarak durumunu anlamak emphatic:vurgulu,önemli employ:işe almak,kullanmak employer:işveren employment:istihdam,iş,hizmet,görev enable:olanak tanımak,yetki vermek,izin vermek,etkinleştirmek enact:yasa çıkarmak,yasallaştırmak,sahnelemek,canlandırmak enchant:cezbetmek,büyülemek enchantress:cazibesiyle büyüleyerek kendine bağlayan kadın,büyücü kadın encounter:karşılaşmak,rastgelmek encourage:teşvik etmek,cesaretlendirmek encouraging:teşvik edici,cesaret verici,umut verici encumber:yüklemek,sorumluluk yüklemek,tıka basa doldurmak endeavour:çaba,gayret,çaba göstermek,gayret etmek endorse:onaylamak,onayını vermek,desteklemek endurance:dayanma,sineye çekme,katlanma endure:dayanmak,tahammül etmek enforce:zorla yaptırtmak,uyulmasını zorunlu kılmak engage:bağlanmak,söz vermek,garanti etmek engagement:nişanlanma,nişanlılık engrave:hakketmek,oyarak,kazıyarak işlemek enhance:arttırmak,zenginleştirmek enigma:muamma,anlaşılmaz şey enlarge:büyütmek,genişlemek enlighten:aydınlatmak enlist:askere almak,kendi kadrosuna,davasına katmak enmity:düşmanlık,diş bileme enormous:kocaman,çok büyük enrage:çok öfkelendirmek enslave:köle yapmak,köleleştirmek ensure :olmasını sağlamak entail:ardından getirmek entangle:karmakarışık dolaşık hale getirmek entente:andlaşma,itilaf enterprise:girişim,teşebbüs entertain:eğlendirmek,konuk ağırlamak enthrone:tahta oturtmak,taç giydirmek enthusiasm:şevk,istek,heves,fevkalade sıcak bakma entice:cezbetmek,tatlılıkla ayartmak entitle:hak ve yetki vermek entitled to do sth.:bir şeyi yapmaya yetkili entreat:yalvarmak,ısrarla rica etmek entrench:siper kazarak yerleşmek entrepreneur:müteşebbis,girişimci enumerate:numaralandırmak,birer birer saymak enunciate:açıklıkla dile getirmek envelop:tamamen içinde kalacak şekilde sarmak ,kapsamak,içine almak envisage:geleceğe ilişkin olarak zihninde canlandırmak,tasavvur etmek envoy:elçi,özellikle de,belli bir iş için kısa süreyle gönderilen elçi envy:kıskanma epidemic:salgın epilogue:bir eserin sonuna konulan sonsöz bölümü epitaph:mezar kitabesi epitome:tam ve en iyi örneği,özünün özü epoch:çağ,devir equality:eşitlik,eşit olma durumu,yasa önünde eşitlik equalize:eşit duruma getirmek equate:eşit kılmak veya aynı şey olarak görmek equation:eşitlik,denklem equip:donatmak equipment:teçhizat,donanım equitable:adilane,insaflı equivalent:eşdeğer,eşdeğerli equivocal:her iki karşıt anlama da gelebilen,ikiyüzlü era:dönem,çağ eradicate:kökünden yok etmek erase:silmek,yoketmek erect:dikmek,inşa etmek,dikilmiş,dikine duran,ayaklarının üstünde ergo:bu nedenle,o sebeple,dolayısıyla erode:aşınmak,çürümek,aşındırmak,çürütmek err:yanlışa düşmek,hataya düşmek erudite:çok bilgili ve verimli,âlim erupt:patlak vermek escapade:kaçamak,gençlik çılgınlığı,kaçış,firar esoteric:gizli,gizemli,batınî espionage:casusluk essence:öz,asıl,temel varlık essential:vazgeçilmez,esas,temel gerekli establish:kurmak,tesis etmek estate:malikâne,emlak,taşınmaz mal,sahip olunan varlıklar estate agent:emlakçı esteem:saygı göstermek estimate:tahmin etmek estimation:tahmin,takdir,hesaplama estrange:soğutmak,yabancılaşmasına neden olmak estuary:bir nehrin denize döküldüğü yer,haliç eternal:sonsuz,ebedî eternity:sonsuzluk,ebediyet ethical:ahlakbilime ilişkin,ahlakî,ahlaklı etiquette:görgü kuralları eugenics:ırk ıslahına ilişkin eulogize:methiye düzmek,methü senada bulunmak eulogy:metih,kaside eunuch:hadım,haremağası euphony:ses ahengi,kulağa hoş gelme evacuate:tahliye etmek evade:kaçınmak,yapmamak,görünmemek evaluate:değer biçmek,değerlendirmek evaporate:buharlaşmak,buharlaştırmak eve:arife Eve:Havva even numbers:çift sayılar eventful:olaylarla dolu,hadiseli,maceralı eventually:sonunda,bitiminde evergreen:kışın yapraklarını dökmeyen everlasting:bitmeyen,sonsuza kadar sürecek,yaşayacak evidence:kanıtlar evil:şer,kötü,kötülük,şeytani kötülük evocation:hatırlatma,çağrıştırma,akla getirme evolve:evrilmek,evrimleşmek exaggerate:abartmak,abartılı konuşmak exalt:yükseltmek,yüceltmek,göklere çıkarmak exasperate:sabrını taşırmak exasperation:sabrı taşmışlık excavate:kazı yapmak excavation:kazı excerpt:bir kitap vb'den alıntı yapılan küçük bölüm excessive:aşırı exchequer:devlet hazinesi exclude:dışında bırakmak,ekarte etmek exclusive:özel,seçkin ve,ya üyelikle girilen exclusive interview:yalnız bizim gazete veya dergiye verilmiş olan bir görüşme excruciating:inanılmaz derecede acı veren execute:yapmak,yerine getirmek,ifa etmek,idam etmek execution:ifa,icra,idam executioner:cellat executive:yürütmeye ilişkin,icrai,yönetici exempt:muaf,katkıda bulunma veya yerine getirme sorumluluğu olmayan exhaustion:aşırı yorgunluk,tükenmişlik exhaustive:ayrıntılı,kapsamlı,yorucu exhibit:sergilemek,göstermek exhibition:sergileme,sergi exhilarate:keyif ve neş'e vermek,ruhunu açmak exile:sürgüne göndermek,sürgün ,sürgün yeri exotic:pek rastlanmayan,garip,ilginç,Uzak Doğu'dan expand:genişlemek veya genişletmek expedition:yolculuk,sefer,küçük ölçekli askeri sefer expel:kovmak expire:süresi dolmak,müddeti dolmak explicit:açık,izaha gerek göstermeyen exploration:dolaşma ve keşif,inceleme gezisi explorer:kaşif,seyyah express:ifade etmek exquisite:enfes,pek latif,fevkalade ince ve zarif extemporaneous:irticalen,hazırlıksız extensive:geniş ölçekte,kapsamlı exterminate:tamamen imha etmek,kökünü kazımak extinct:soyu tükenmiş,yaşayan örneği kalmamış extinguish:söndürmek extract:seçerek,özümleyerek ayırıp çıkarmak extravagant:müsrif,şatafatlı extremely:fevkalade çok,aşırı derecede extrovert:dışa dönük,dost canlısı exultance:çok büyük sevinç ve iftihar fable:ders verici masal ,fabl fabric:kumaş fabricate:imal etmek,uydurmak fabulous:şahane,harikulade facile:kolay,şüphe verecek ölçüde kolay facilitate:kolaylaştırmak facilities:ihtiyaca cevap veren tesis,olanak veya vasıtalar facsimile:tıpkıbasım faction:nifak,hizip faculty:doğuştan meleke,duyu,öğretim üyeleri façade:önyüz,cephe ,önyüzey görüntüsü,görünüştekiler,zevahir fad:gelip geçici moda faint:belli belirsiz,solgun,donuk,bayılmak fainted:bayılmış,baygın fair:adil,makul,uygun,doğru,güzeli fuar,panayır fait accompli:emrivaki faith:iman,itikat,inanma ve güvenme faithful:sadık fake:taklit,sahte fallible:yanılabilir,hatalı olabilir fame:şöhret familial:ailevi familiar:bildik,aşina famine:açlık,kıtlık fanciful:hayali,fantastik,hayal ürünü,fantazi,abartılmış far-fetched:çok abartılı far-reaching:geniş kapsamlı,geniş ölçüde,uzaklara kadar ulaşan far-sighted:ileri görüşlü,sağduyulu,hipermetrop farce:saçmalık,maskaralık,kaba komedi fascinate:cezbetmek,hayran bırakmak fashion:moda,tarz,biçimlendirmek fashion:moda,tarz,biçimlendirmek fast:hızlı,oruç tutmak fast asleep:derin uykuda fastidious:titiz,müşkülpesent fatal:öldürücü fate:kader,alınyazısı fateful:kaçınılmaz,kadere bağlı,kaderi belirleyen fathom:kulaç,içyüzünü çözüp anlayabilmek fatigue:aşırı yorgunluk,bitkinlik fauna:hayvanlar âlemi,bir bölgenin hayvan türleri favouritism:kıyak geçme,iltimasçılık fearful:korku içinde,korkutucu,ürkütücü fearsome:dehşet verici,korkunç feasibility:fizibilite,yapılabilirlik,uygulanabilirlik feasible:olabilir,yapılabilir,mümkün feather:kuş tüyü feeble:zayıf feign:yalandan yapmak fellow countryman:vatandaş,yurttaş,hemşehri ferocious:vahşi,yırtıcı ferry:feribot,araba vapuru fertile:verimli,bereketli,döl veren fertilizer:gübre fervent:ateşli,coşkun fetch:gidip getirmek,alıp getirmek feud:sürüp giden düşmanlık,kavga feudal:feodal,derebeyliğe ilişkin fever:ateş,humma fiancé:nişanlı fiancée:nişanlı fiction:hayal ürünü,öykü,roman fictitious exports:hayali ihracat fictive, fictitious:uydurma,gerçek olmayan field artillery:sahra topçusu field hospital:seyyar hastane field marshal:mareşal fiend:zebani fiendish:şeytani fierce:şiddetli,azgın,saldırgan figurative:mecazi figure of speech:mecaz filth:pislik,iğrenç pislik finite:sonu var,sonsuz veya sınırsız değil,bitimli fire-arm:ateşli silah fire-brigade:itfaiye fire-escape:yangın merdiveni fire-proof:ateşe dayanıklı fire-station:itfaiye merkezi fireman:itfaiye eri firewood:çıra fireworks:havai fişek fiscal:mali fisherman:balıkçı fishmonger:balık satıcısı fishy:üçkağıt olduğu şüphesi uyandıran flatter:aşırı övmek,yağlamak,yaltaklanmak flavour:çeşni,lezzet flawless:kusursuz,defosuz flee :kaçmak,firar etmek,tüymek,tabanları yağlamak fleet:donanma,filo flesh:insan etten kemiktendir dediğimizde kastettiğimiz et flexible:esnek,kolay bükülebilir flimsy:ince,dayanıksız flint:çakmaktaşı float:yüzmek flock:küçükbaş hayvan sürüsü,kilise cemaati flock together:küme halinde bir araya gelip toplanmak flood, flooding:sel,su basması floodlight:projektörle aydınlatmak floodlit:projektörle aydınlatılmış flora:bitkiler alemi,bir bölgeye özgü yerel bitkiler toplamı,tıpta vücudun bir bölgesinde yerleşik mikro-organizmalar flour-mill:un değirmeni fluctuate:inip çıkmak,dalgalanma göstermek,kararsız ve değişken olmak foliage:bitki örtüsü,yapraklar toplamı folly:hata,akılsızlık,aptallık foolishness:aptallık,budalalık foot-and-mouth disease:şap hastalığı footprint:ayak izi forecast:tahmin etmek foreground:önplan foremost:en önde gelen forensic medicine:adli tıp foreshadow:belirtisi,öngöstergesi olmak foresight:öngörü,basiret forestall:erken davranıp önlemek forlorn:umutsuz,uzak,unutulmuş,terkedilmiş former:önceki formidable:ürkütücü,heybetli,yenmesi veya üstesinden gelinmesi çok zor forsake:terketmek,yüzüstü bırakmak fortifications:güçlendirme fortify:güclendirmek,desteklendirmek fortnight:onbeş gün,iki hafta fortunate:şanslı,talihli fortune:şans,talih,kader,servet fortune-hunter:evlenmek için zengin kadın arayan erkek fortune-teller:falcı fragile:kırılgan fragrance:güzel koku,rayiha,güzel kokma franchise:seçimlerde oy hakkı vermek,imtiyaz,ayrıcalık frank:açık sözlü,içten,samimi frantic:telaş ve heyecan dolu,çılgın gibi bir telaş içinde fraternal:kardeşçe,kardeşlere veya kardeşliğe ilişkin fraud:hile,sahtekarlık freak:hilkat garibesi,ucube,pek rastlanmayacak türden freeze:donmak veya dondurmak freight:navlun,yük frigate:fırkateyn frivolity:belki eğlenceli ama boş ve değersiz şeylerle vaktini harcamak frozen:donmuş frustrate:hayal kırıklığına uğratmak fugitive:kaçak,mülteci fulsome:mide bulandırıcı,iğrenç fund:tahsis edilen para,fon fundamental:esas,temel,başlıca funeral:cenaze töreni funereal:matem dolu,kasvetli,cenaze töreni gibi furious:çok öfkeli,öfkeden çılgına dönmüş furnace:ocak,fırın furnish:sağlamak,donatmak,döşemek furtive:sinsice ve gizlice,hırsız gibi fuss:gereksiz telaş ve titizlenme futile:boşuna,beyhude G.P. :pratisyen hekim gadget: cihaz veya alet gaiety:şen olma hali,eğlenti gainsay:karşı çıkmak,karşı tezi savunmak gait:yürüyüş ve adım atış tarzı gallant:yiğit ve yüce gönüllü,hanımlara karşı şövalyece nazik galore:bol,çok gambit:ardından elde edilecek kazanım için geçici gerileme veya kayıp sunma,hesaplı hareket,hile gamble:kumar oynamak gaol :hapishane gargantuan:devasa,dev gibi garment:giysi,genelde üste giyilen herhangi bir giysi türü veya parçası garrison:garnizon,kışlık gastronome :gurme,çeşnicibaşı gauge:ölçmek,ölçüm yapmak,hesaplamak gay:gay,şen,neş'eli gaze:dikkatle ve uzunca bakmak gear:dişli,vites,donanım,techizat gem:değerli taş,mücevher genealogy:soy,secere,şecere bilgisi generate:üretmek,oluşturmak generation:üretme,meydana getirme,kuşak,nesil generosity:cömertlik genial:güleryüzlü,dost genocide:soykırım gentle:nazik,müşfik davranışlı,duyarlı ve acıtmadan genuine:gerçek,hakiki,sahte değil genuinely:hakikaten,gerçekten germ:tohum,ilk cevher,mikrop gestation:gebelik süresi ghastly:korkunç,dehşet verici giant:dev gigantic:çok büyük,devasa glacier:buzdağı,buzul glamour:şöhret,güzellik vb'ın getirdiği gözkamaştırıcı çekicilik glance:kısa bir bakış atmak global:küresel glossary:lügatçe,sözcük dizgesi goal:hedef,futbolda kale goalkeeper, goalie:kaleci godfather:vaftiz babası gold plated:altın kaplama gold rimmed:altın çerçeveli good judgement:doğru düşünme,doğru kavrama ve karar verme good-humoured:neşesi keyfi yerinde,hoşgörülü goodwill:iyi niyet gorgeous:şahane,harika gospel:incil gossip:dedikodu yapmak,dedikodu,dedikoducu government:yönetme,yönetim,hükumet governor:vali,yönetim kurulu üyesi grace:zerafet,inayet,lütuf,rahmet,yemek öncesi şükran duası graduate:mezun olmak,derece derece işaret koymak,mezun graft:aşı,aşılamak grain:tanecik,zerrecik,tahıl tanesi,ağaç damarı granary:tahıl ambarı grandiose:görkemli,heybetli grateful:minnettar gratify:memnun bırakmak,doyum sağlamak gratis:bedava gratitude:minnettarlık,şükran grave:ciddi,ağır,vahim,mezar greed:açgözlülük,hırs grief:elem,keder grieve:elem ve keder çekmek grudge:hınç,diş bileme gruesome:ürkütücü,çirkin ve ürpertici,nahoş manzaralı guard-rail:korkuluk demiri guardianship:vesayet gunpowder:barut gusto:zevk,şevk dolu keyif habitat:bir canlı türünün doğal yaşam çevresi, doğal yaşam çevresi hail:dolu ,coşkulu ve yüksek sesli selamlamak veya bu tür bir selam hair-rising:tüyler ürpertici hairy:kıllı,tüylü halcyon days:sakin günler half-heartedly:gönülsüzce,isteksizce hallmark:marka veya resmi ayar damgası,belirgin işaret,alameti farika hallucinate:olmayan şeyleri kafasında kurarak görmek,hayalinde oluşturarak hayallere dalmak halt :durmak,durdurmak hamlet:küçük köy hammer out:çekiç vb ile döverek yassıltmak hamper:işleyişini güçleştirmek,engellemek handle:üstesinden gelmek,işletebilmek,sorunları çözebilmek hanker :gözünde tütmek,özlemini ahu vah ile çekmek haphazardly:gelişigüzel ve rastgele biçimde harass:sürekli saldırılarla rahatsız ve taciz etmek harbinger:haberci,muştucu harbour:liman,sinesinde barındırmak,liman olmak harden:katılaşmak,sertleşmek , katılaştırmak,sertleştirmek hardship:güçlük,müşkülat hardworking:çok çalışkan hark:dinlemek,kulak vermek harmful:zararlı,zarar veren harmless:zararsız,zarar vermeyen harness:koşum takımı vurmak,dizginlemek,koşum takımı,emniyet kemeri harp on:üzerinde durmak,sürekli aynı noktayı deşmek,yarasına tuz basmak harsh:sert,haşin harvest:hasat,ürün hasten:acele ettirmek,hızlandırmak,telaşlandırmak hasty:aceleci,çabuk,tez,yeterince düşünmeden,üstünkörü hatch:yumurtadan çıkmak,civciv çıkarmak hatred:nefret haughty:kibirli,kendini beğenmiş,tepeden bakan haunt:bir yere sık gitmek haunted house:perili ev haven:sığınılacak yer,liman hay:saman yığını,hasat yığını hay fever:saman nezlesi hazard:tehlike,risk haze:hafif sis,pus head over heels:tepetaklak headlong:başaşağı,paldır küldür headstrong:dik kafalı,inatçı heal:iyileştirmek,iyileşmek,yaranın kapanması healer:halk doktoru,şifacı,üfürükçü health:sağlık heap:küme,yığın hearsay:dedikodu,kulaktan kulağa yayılan şey heart-breaking:acıklı,üzücü heartache:gönül yarası hearth:ocak,fırın,yuva heartless:acımasız,kalpsiz heat-stroke:sıcaklık çarpması heated argument:hararetli tartışma heathen:dinsiz,putperest,kâfir heaven:cennet,gök,sema heavenly:cennet gibi,mutluluk ve huzur veren heavy-hearted:kederli,üzüntü dolu hectic:telaşlı ve karmakarışık ,heyecanlı hedge:çit hedonism:yaşamın amacının zevk ve sefa olduğu öğretisi heed:aldırmak,kulak vermek,dikkat etmek,sözünü dinlemek heel:topuk Hegira:Hicret heinous:iğrenç,arkadan vuran